Sezon değerlendirmesi Uzak Yargıçdan


Bu sezon neler öğrendik.
Beykoz spor tarihinin en unutulmaz sezonunu geri de bıraktık. Öyle geride bıraktık diyecek kadar kısa, basit bir sezon olmadı aksine çok uzundu, çok yorucu çok acı vericiydi.
Bilmem kaç bin nüfuslu ilçede kişi sayısı kadar takım üstünde konuşma vardı. Herkesin ağzında bir cümle, bir soru.
“Para yok transfer açılmadı, takım sahaya çıkmayacak, bak Erzurum çıkmayacak bizde çıkmayız, hayır, para bulunmuş transfer açılacak” ve bir dünya soru daha. Kimse de bekleyin kardeşim sezon açılınca gerçek ortaya çıkar demedi. En nihayetin de sezon başladı yaş ortalaması 22-23 olan bir takımla mücadele etmek zorunda kaldık hem de öyle ki takımın %70 i ilk defa profesyonel olacaktı. Bir asırdan fazla geçmişe sahip olan tarihi çınar “çocuklara emanetti”.
Olabilecek tüm talihsizlikler başımıza gelmişti tutunacak tek bir dalımız yoktu. Kötü yönetiliyorduk, semt takıma sırtını dönmüş bu çınar 200 kişinin omuzlarına yük olarak binmişti. Takım kötüydü, tecrübesizdi belki de tüm bu olumsuzlukların içinde tek olumlu olay “taraftar” bu kadar çok takımla topçuyla iç içeydi. Teknik heyetin motife edemediği topçuyu taraftar motife ediyor cebinde parası olmayan topçuya taraftar ihtiyacın var mı diye soruyordu. Kimi ne göre “Samimiyete bak abi “ dedirtecek bir durum kimine göre de “Bu kadar da olmaz “ dedirtecek bir durum.
İşte bu karmaşa içinde bir talihsizlik daha olacaktır ki kümenin en iyi kadroya sahip olduğu söylenen Afyon sporla ilk maçı yaptık ve dedikleri gibi gerçekten iyi bir takımmış ki 3-0 bitti yani sezona 3-0 geriden başladık. Kötü yönetim, tecrübesiz topçu tribünün neresinden bakılırsa bakılsın sahada hissediliyordu. Peşi sıra Altınordu, Gümüşhane ve Orhangazi maçlarında mağlup olmuş hatta kalemizde 8 gol görürken gol dahi atamamıştık. İşte durum bu kadar vahimdi…
Bir sonra ki hafta deplasman da oynanan Isparta maçını 2-1 kaybetmiş olmamıza rağmen buruk bir sevinçtir ki ilk gölümüzü atmıştık. Koca çınar attığı ilk gole sevinir olmuştu. Topçular artık bir şeyleri yapabileceklerini görmüşlerdi. Belki o ilk golün heyecanı belki 5 haftadır gelmeyen galibiyetin hasreti taraftarı harekete geçirmiş bir şeyler yapma isteği uyandırmıştır içinde ki kamp gecesi topçuların yanına gidilerek galibiyete ne kadar hasret kalındığı ne kadar onlara güvendiğini göstermiştir taraftar. Bu inançla başlayan Keçiören maçı 2-1 galibiyetle sonuçlanmış ilk galibiyet ilk 3 puan alınmış bir an olsun kötü bulutlar dağılmıştır üzerimizden. Ama arkasında deplasman da Yozgat mağlubiyeti ve hafta içi oynanan Darıca maçı mağlubiyeti kötü havayı geri getirmişti. 10 gün dinlenmiş olmaktan mıdır rakibin beceriksizliğinden midir bizim iyi oyunumuzdan mıdır bilinmez K. Maraş’ta 1-0 galip gelmiş uzun bir süre sonra deplasman da ki ilk galibiyeti almakla beraber bu kümede ki ikinci galibiyetle 6. Puanımızı da almıştık. Hemen arkasından içeride Y. İskenderun’la 1-1 beraber kalarak hanemize bir puan daha yazdırmıştık. Bir sonra ki hafta “kardeş” Üsküdar’la Vefa stadında oynayacağımız maçın ardından Erzurum’un ligden çekilmesi sebebiyle bay olacaktık. Herkes 6 puan bilemedin 4 puan cepte derken “kardeş” bizi 1-0 yenmişti ki nispeten ligde ki durumu bizden daha bir haldeydi. Barışın ilk devrede kaçırdığı penaltının da payı unutulamaz!
Bay Erzurum maçından sonra Sivas’a deplasman da 5-0 gibi bir skorla mağlup oluyorduk. İstikrarsız hava devam ediyor git gide umutlarımız azalıyor düşme korkusunu en derinden yaşıyorduk. Sonra ki maç “seyircisiz oynama cezası” aldığımız yalı maçıydı 2-1 galip gelmiş yeniden umutlanmıştık. Umutlar Batman’dan 3-0 mağlup dönerken sönmüş tekrardan nasıl ligde kalacağız diye düşünmeye başlamıştık. Ligin en iyi hatta sonrasında şampiyon olan takımından Kırklareli’nden yine bir hafta içi maçında 1 puan almış hatta 2-2 biten maçta galibiyeti kaçırmıştık yine bir umutla Bursa’ya Oyak Reno maçına giderken nereden bilecektik maçın 9-0 gibi hiçbir zaman unutamayacağımız hep kin besleyeceğimiz bir skorla biteceğiniz!
Bu hezimetle ilk devre bitmiş artık ince hesapların zamanı başlamıştı. Ligden çekilen Erzurum dışında düşecek 2 takım için Beykoz, Maraş, Isparta, Keçiören adaydı. Artık bunların maçları çok kıymetliydi bizim için. İkinci yarının ilk maçında kafaya oynayan Afyon’a 2-1 mağlup olurken beraberliği kaçıran taraf olmuştuk yine. İşte böyle maçlarda tecrübesiz takım olmamızın dezavantajlarını yaşıyorduk. Sırasıyla Altınordu, Gümüşhane, Isparta maçlarından 3 gollü mağlubiyetler alıyorduk tek farkı Altınordu’ya attığımız 2 goldü. Umutsuzluklar yakamıza yapışmışken tribünde ki seyircide semtin az olan desteği de yok oluyordu. Rakibimiz olan Isparta’dan aldığımız 2-0 lık galibiyet Deplasmanda ki Maraş maçından sonra ki ilk gol yemeden bitirdiğimiz maç ve hükmen 3-0 galip geldiğimiz Erzurum maçı dışında ki ilk 2 farklı galibiyetimizde. Bu kadar acı ilk ki bünyesinde barındıran bu amaç akıllara “acaba ligde kalırmıyız?” sorularını tekrardan getirmiş ince hesaplar yeniden başlamıştı. Hafta içi maçında Keçiören’e 4-1 kaybetmiş hafta sonu Yozgat’ı 3-1 yenmiş çok farklı ümitlerle gittiğimiz Darıca deplasmanın dan elimiz boş 4-0 mağlubiyetle dönmüştük. Kümede son haftalar yaklaşırken hala bir istikrar sağlayamamış olmak belki de sonumuzu hazırlıyordu. Artık çok ince hesaplar yapılıyor işkence git gide uzuyordu. Belki de istikrarlı olduğumuz tek konu mağlubiyet almaktı. Deplasmanda 1-0 yendiğimiz Maraş’a aynı skorla mağlup oluyor içerde 1-1 berabere kaldığımız İskenderun’a da deplasman da 3-1 mağlup oluyorduk hem de onlarca gol kaçırmamıza rağmen. Sırada içerde “kardeş” Üsküdar maçı vardı. Aynı senaryo “haftaya Erzurum dan 3 puan garanti kardeşte maçı verirse 6 puan iyi bir seri olur” hatta Üsküdar’ın durumu ilk devreye göre çok daha rahattı ne play-off şansı vardı ne düşme ihtimali. Maça da iyi başladık hatta 2-0 öne bile geçtik ama anlamsız bir şekilde 10 dakika içerisinde yenen 3 golle bir anda devreyi mağlup kapattık ve maç 4-2 bitti. Ve bu maç özelliklede bu maç düştüğümüzün resmiydi. Kardeşimiz bizi elleriyle kümeye düşürmüştü. Erzurum’dan alınan 3 puan hemen ardından Trabzon Yalı’da 88. Dakika da yediğimiz golle 2-2 biten “hatta 2-0 öne geçmemize rağmen” sonra ki hafta ligde iddiası olmayan Batman’la 1-1 berabere kalarak “resmi” olarak küme düşüyorduk. Ardından şampiyon Kırklareli’ne 4-2 mağlup oluyorduk son hafta içeride bize 9-0 lık acı yaşatan Oyak Reno’yu 3-2 yenerek play-off umutlarını söndürerek bir nebze olsun intikam alıyorduk. İstikrarsız olduğundan dem vurduğumuz takımımızın ligde topladığı 28. Puanın 11’i ni son 6 haftada alması ve hatta hep galibiyeti kaçıran taraf olması bu süreci 3 galibiyet 2 beraberlik 1 mağlubiyetle geçmesi de ilginç bir nokta.
Bir sezon böyle geçti ne mi kaldı ardında? Kombinasyon ne onu öğrendik, bol bol matematik yaptık. İhaneti gördük, cefayı çektik. Aşkı öğrendik. Yalnızlık ne demek onu gördük. Ama asla terk etmemeyi öğrendik.
Share on Google Plus

About Semt Aşığı

This is a short description in the author block about the author. You edit it by entering text in the "Biographical Info" field in the user admin panel.
    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum:

Yorum Gönder