Futbolun Şifreleri #1: Beykoz neden taraftar kaybediyor?


Beykoz tribünleri 80'li, 90 'lı, 2000'li yılları dört gözle arıyor.Daha doğrusu nerde 50 'lerin 2. yarısından 60 'ların sonuna kadar olan Mithat Paşayı 20 bin kişiyle sınırlarını zorlayan Beykoz Taraftarı.Aslına bakarsanız Türk Tribünleri bu sorunu yaşıyor.Hem kaliteli izleyici, hem de oyuna etki eden taraftar hızla düşüyor.Yerini yavaş yavaş futbol müşterileri alıyor.Semt tribünlerinde belki olmaz ama Ülke genelinde popülerliği olan takımların tribünlerinde ayakta takip etmeye kalktığınızda biri omzunuzdan sizi dürtüp oturmanızı rica ediyor.Yeni moda "spor seyyahları" ve "stad gezginleri" de ayrı bir kategori ile tribünün içindeki insan yığınının en küçük ve en hızla büyüyen bölümünü oluşturuyor.
Nedeni tam açıklanamazsa da tribünde insan sayısı giderek azalıyor.Bir parantez açayım.Tribün Dergi forumunda bir renktaşım -ki kendisini tanıyorum.Tokat deplasmanımızın fotoları hala blogda yanyanaydık arabada- şöyle yazmış."... artık tüm tribünler nüfus potansiyelini yansıtmıyor.Artık algılar,beklentiler,zevkler başka yönlere kaydı.Hoş her pazar maça giden bu 15 bin Beykozlu ne yapıyor onuda bilemiyorum.Ortada patlayan bir kitap,sinema,tiyatro,sergi sektörüde yok."Bu cümleyi okuyunca "Harbiden nerde lan bu kadar adam" deyiverdim.
Bunların etkenleri Bilet Fiyatları,Stad konforu,Tribün şiddeti,Kötü futbol,Kötü yönetim,Başarısızlık vs. gibi somut şeylerle anlatılmaya çalışılıyor.Ben işi daha manevi şeylere bağlıyordum ama bunu açıklayacak bir verim elimde yoktu.Şimdi kendime bir destekçi buldum hemde en sağlamından.
Simon Kuper (Gazeteci) ve Stefan Symanski (Futbol ekonomisti) bu ikili bir kitap yazdı adı Futbolun şifreleri.Çok oldu çıkalı Çevirmeni Elif Nihan Akbaş.Editörü eski Marsilyalı şimdinin Galatasaray Lisesi Mezunu Ali Ece (Fransızcaya daha hakim futboldan anlayan başka adam var mı acaba Türkiyede?)
Simon Kuper Paris de yaşayan Financial Times gazetesine haftalık spor yazıları yazan,İngilterede yılın spor kitabı seçilen "Futbol sadece futbol değildir." kitabını yazan gazeteci,yazar.
Stefan Symanski Londrada yaşayan ve orada eğitimini gören MBA Dean Profesörü,Dünyanın spor ekonomisi konusunda 1 Numarası olarak görülüyor.
Sırtımızı kimlere yaslamışız anlattıktan sonra konun özüne dönyorum.Taraftar,seyirci,stada gelen insan yığını hangi kavramın kalıbın içine sokarsak sokalım bu olgunun tümünde sayısal bi azalma olduğu aşikar.Bunun nedenini ben aidiyet duygusundaki azalmaya dayandığını söylüyordum ama bu konuyu dayandıracak sebebim yoktu.Kaldıki Bilet fiyatlarımız 5 TL idi.Stadımız son 3 senedir koltuklu (Eskiden değildi).Tribünde kavga,maç önü-maç sonu rakip taraftarla kavga kabaca Holiganizm bizim tribünümüzden son 5 senedir çok uzaklaştı.Münferit hareketler,sezonun 2 maçında olan olaylar ve nevsi müdafalar olmuyor değil.(Bu konuyu ayrı ele almak lazım Polis Terörünün ve Güvenlik güçlerinin ön yargılarının doğurduğu kaos ortamlarının bu konunun içine dahil edilmemesi gerekiyor).Son 5 senelik periyot da tarihimizin ilk şampiyonluğunu kazandık 1.Lig yükselme mücadelesi yaptık,yani başarıda vardı,iyi futbolda.Kısaca anlatmak istediğim bunlar etken olamazdı.O zaman neydi? Sorunun cevabını kitapta buldum.Fabrikaların kapanması.
Kitabın en başında Simon Kuper 'le yapılan söyleşiden Alıntı:
-Hollanda 'da yaşanan olayın bir benzeri 2009-2010 sezonunda TSL'de yaşandı.Twente Hollanda'da,Bursa ise Türkiye de şampiyonluğa ulaştı Bursanın başarısında belirleyici etken sanayi kenti olması olabilirmi?
+Simon Kuper: "Kitapta sanayi şehirlerinin futbola daha yatkın olduğunu iddia ediyoruz.Bunun nedeni bu tarz şehirlerin büyük oranda göçmenlerle dolu olması,geldikleri şehirde kendilerini ait hissedecekleri bir şey bulunmayışıdır.Aradıkları aidiyet hissini genellikle şehrin futbol klübünü desteklemekte bulurlar.Beklenmedik başarının altında bu yatıyor olabilir.

Deri Kundura,Tekel,Şişecam kapandı.Dolayısıyla bu fabrikalar iş yapan fasoncularda kapandı.İlçe ekonomisi bir anda yön değiştirdi.Hatırlayan vardır belki Deri Kundura çalışanları maaşından kesintiyle Beykoz Spor Klübüne yardım ediyordu.Belki bu yasal bile değildi ama kimse sesini çıkarmıyordu.Çünkü kendi takımıydı tabii ki yardım edecekti.Kastamonulusu,Ordulusu,Rizelisi,Giresunlusu,Trabzonlusu,Ardahanlısı,Karslısı,Balkan göçmeni Beykoz'a çalışmaya gelmiş ve kendini ait hissettiği tek şey sahadaki o armalı Sarı-siyah formalı adamların başarısı veya başarısızlığıydı.İşçi adam sorgulayan,kararlı,sonuca kadar giden adamdı ama şimdi hiç biri yok.Artık heves insanları var.
Sözün özü "O eski günler çok yakın" , "Yine 10 binlere oynayacağız" vs. gibi gazlar yemeyecek.O işçi adamlar artık yok ya emekli oldular ya sürüldüler.Ve onların burjuva çocukları çok çok çok daha az popüler olan bu takıma sahip çıkmak yerine daha popüler şeylerle uğraşıyor.
Share on Google Plus

About Semt Aşığı

This is a short description in the author block about the author. You edit it by entering text in the "Biographical Info" field in the user admin panel.
    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum:

Yorum Gönder