Multimedya : Bozüyük - Beykoz

Kimse bilmez nasıl gittik oralara.

Bir sezonun yarısını bitirdik.Yine nereye gittiysek aşkımızdan gittik.O arma varya senin için geometrik şekiller içine yazılmış yazılardan ibaret, üstünde de 3-4 renk var. Bu kadar sığ bakarsan Kutsal kitaplarda öyle en nihayetin sayfa ve mürekkep,harf,cümle vs... ama onları kutsal yapan anlamları.Bu Arma da o kadar kutsal işte.

Küçük hesaplar sonucunda Yalova organizasyonunun ulaşım bedelinin ödenmesinde problem yaşanmasının ardından,3 sezondur şiddetli baskılarımın meyvası olarak tren organizasyonu yapıldı. Ufak bir bilgilendirme afişleriyle kısıtlı bir kitleye ulaştık. Hedefimiz ev sahibi olduğumuz maçta indirilen pankartlarımızı deplasmanda da açıp tüm engellemelere rağmen protestonun 2. ayağını gerçekleştirmekti.

Cumartesi akşamı biletler alınmak için Kadıköy'e gittik.Haydarpaşa'ya giden arkadaşlar bin türlü katakulli sonucu programı biraz değiştirdiler.Sadece tren isimleri değişti.Bilet kalmamış dönüş saati birazcık ötelenmişti (3 saat kadar) , o gün rakı masasına atılan dönüş biletlerinde 20:30 yazıyordu ama " Abi biz 17:10 trenine bu biletlerle binip geri döneceğiz. " denilmişti. Sabah erken kalkılacak gerekçesiyle masa erken saatte terk edildi ama alkol damara girmişti bir kere dönüşü yoktu.O gece ki rakı sofrası büyük bir fırtınada çok kayıp verilmeden önce son esen meltem rüzgarına saçlarını taratmaktı çünkü. Belki de bu sezon son mutlu ve huzurlu gecemizdi. Bazı sorumsuz arkadaşlar bu meltem rüzgarına sadece saçlarını taratmamış kendini o rüzgara koyu vermiş ve tren kalkma saatinde anca telefonunu açmıştı. Birde utanmadan arıyor " Abi,Ben n'apcam!" diyordu.Atla bir taksiye Pendik'e gel cevabını duyduğum gibi fırladım. Bu babamın emektar külüstürü son 5 senedir hiç 140 'ı görmedi ama o ıslak zeminde gördü. Bu şartlardaki şöförün telefonu çalar. sağa çekip 4lülerimi yaktım.Trafik konusunda prensiplerimi çiğnemem.

T: Nerdesin?
S.A.: Abi işte ee Ma-maltepe köprüsündayim.Siz nerdesiniz.
T: Erenköy'ü geçtik.Rahat yetişirsin.
S.A.:Oh be iyi ozaman.
T: Ya burda arkadaşların senden gelirken bir ricası var.
S.A.:Nedir reis?
T:Bira istiyorlar şeklin varsa sen al gel burda halledeceğiz.

Tabii ki TCDD treninin içinde içki içilmeyeceğini bildiğim için almadan gittim.Pendikte bir ara sokağa arabayı bıraktık.İstasyona girdim.Telefonlar ediliyor.Hep fonda bir beste gırgır şamata.Dünya size güzel biz tutuşuyoruz.

S.A.: Günaydın Hanfendi,Anadolu Ekspresini Haydarpaşa dan kaçırdım yolda geliyor arkadaşlarımda biletim içeri nasıl geçerim.
Görevli: Anadolu ekpresini kaçırdıysan yetişemezsin.
S.A.: Yok ya telefonla konuştum geliyorlar.
Görevli: Dün akşam 10'da kalkmış trene nasıl yetişeceksin arkadaşım Doğu Ekspresidir o...
S.A.: Heh tamam odur.

Bir anda anladım fiyat nasıl ucuzladı Doğu ekspresineymiş biletler. :)
Boynumda Beykoz Atkım Pendik istasyonunda beklemeye başladım.Aklımda bi beste var; "Pendik te istasyonda..." diye şşşştt yaşayan bilir.

Trane yetişmiş ve binmişdim.Koskoca vagon esir alınmış adeta.Herkes konjektör gibi yeni binen yolculara yardım ediyor bilet numaralarına göre değil kafamıza göre oturalım nasihatları veriliyor.Yaşlı insanların bavullarının taşınmasına yardım ediliyor şemsiyeleri rahlara koyuluyor. Ne kadar nezih bi topluluk olduk.

Bir arkadaşımız başından geçen 2 ölüm tehlikesini anlatmaya başlıyor. Algılama ve anlama zorluğu çekmesinin asıl nedenini açıklıyor bize beynine oksijen gitmiyormuş o kazadan sonra.Geçmiş olsun diyip yolumuza devam ediyoruz.Geniş tren yolculuğuna herkes hayran kalıyor.Çok şık olduğu söyleniyor. Madem böyle daha konforlusu var mı diye ön taraftaki kompartımanlar keşife çıkılıyor.Kompartımanın daha izole yapısı bize beste imkanı tanıyor.
"Sen Otobüs tutmasanda" bestesi o an orda çıkıyor hatta "Elbet bir gün" bestesinin bir türlü istenilen verimi vermeyen son kıtası o an tamamlanıyor.Yinede dilllere pelesenk olan günün sonunun bi habercisi olan "Sisli bir gece yarısında" bestesi oluyor.Neden bu beste bilemiyorum o an ki hüznün kaynağı sonuncu olarak orda olmak mı,ilk yarının son deplasmanı olması mı yoksa tüketilen sıvıların insan kimyasıyla oynaması mı? Bilemiyorum ama Bozüyük Tren istasyonu bu besteyle inliyor.Tabii ki klasiğimiz, tabelada fotoğraf çektirme ama bu sefer tabela yok istasyonun önü var.

Stada yürüme kararı alıyoruz.Afişimizin ulaştığı diğer bizden bağımsız eden arkadaşlar,bizden daha hızlı gelen Cumhuriyet Ekspresiyle gelmişler hatta bir kuytu köşe bulmuşlar.Bozüyük sert rüzgarlarına karşı koyabilmek için demlenmeye. Bilet işini çözüyoruz. Kapalı tribün 1 TL,kale arkası 1 TL,Misafir Tribünü 2,50 TL bu orantısız matematikte kimin parmağı var acaba.Maç saatini beklemek için bizde kuytuya geçelim ısınalım dedik ama güvenlik güçleri hoşgörülerini kaybetmişler.Az önce ki babacan Hulusi Kentmen adamların yerini Ali Kıran Başkesen almış. Acaba bir kuş herşeye rağmen Bozüyük' e geldiğimizi uçurmuşta ondan sonramı bunlar olmuş.
Birden tuturuluyor alkollü olan giremeyecek stada.Tamam bu bir yasa,bu yasa çıkaken konuşmak lazımdı şimdi değil. Şimdi dün gece içtiğim alkol bünyemden çıkmamış fakat reflekslerime hakimken İstanbul dan kalkıp Bozüyük' e gelebilmişsem. Bu uygulama işgüzarlıktan öteye gitmedi. Sonuçta içeri girmemizde engellenemedi. İçeri girdik polis telsizinde bir anons duyuldu. "Pankart asılmasına izin vermeyin" diye bir emir tekrarı yapıldı. Yine sansürle karşı karşıyaydık pankartı asmaya yeltenmedik bile. Yurdumun güzide emekçi güvenlik güçlerini bu pis işlerine içine sokanlar utansın.

Maç başladı,kadrolar okundu İstiklal Marşından önce beste girdi devreye.

Sen otobüs tutmasanda
Biletleri almasanda
Pankartları kaldırsanda
Geliyoruz işte var mı diyeğin?
Geliyoruz işte varmı diyeceğin?

Maç başlamış,arabalarıyla gelenler aramıza katılmış artık sesimiz daha gür çıktığı bir anda pankartı açma kararı alıyoruz.Pankart açılıyor tabii güvenlik güçleri maç başı gelen emir doğrultusunda engelliyorlar bizi.Sahadaki oyun hezimet.diğer beste giriyor bu kez.

Elbet birgün gelecek mutlaka.
Bu tayfa hesabı soracak sonunda.
Seni o koltuğa biz koyduk unutma.
Yönetim İstifa!

Her yaptığımız cılız atağın ve kaleyi bulamayan şutlarda "Yönetim istifa" seslerinden midir? Yoksa başka bişeyden mi? İkinci yarı protokol tribününde eksikler gözümüze çarptı.
Sonuçta 6 gollü cebize aldığımız gibi staddan çıkıyoruz.Dışarda Bozüyüklü arkadaşlar sağ olsunlar yol gösteriyorlar.Atkı vs. istiyorlar. Çorba içmeye gidiyoruz. Sanki gözümüz çorba,atkı falan görüyormuş gibi...
Dönüş yolu eziyeti başlamıştı o dakikalar da, elimizdeki 20:30 da kalkacak trenin bileti başladık 17:10 trenini beklemeye.Ufak bi katakulli çevirip bilette yazan yerlerimize oturduk.Bilet yerleri kontrol edilmeye başlanınca "Aaa! yalnış trene binmişiz.Zarari var mi?Farkını ödeyelim." cevaplar o kadar dostane oldu ki birileri TCDD'ye hükmedememiş sanırım. Biz 2. yarı gara gider bunları trene almayın der diye bekledik ama Allah Allah!
Erken gelmeye çalışmanın diyetini iki vagon arasında gelmekle ödedik ama 6 gol nasıl yenilir muhabbetlerinden ne ara geldiğimizi anlamadık.Pendik de inip ümraniye ve dolaylarında ikamet eden yargıçlar üyelerini evlerine bıraktıkdan sonra dönebildik evimize... Biz bunu uturuz sanma

Sisli bir gece yarısında,
Issız bir sokak ortasında,
Kırık bir lambanın altında,
Dalmışım sevdalara!
Neler geçti aklımdan bilsen,
Yaşlar damladı gözlerimden,
Anladımki ölene dek,
BÜYÜK BEYKOZ düşmeyecek dilimden!

Share on Google Plus

About Semt Aşığı

This is a short description in the author block about the author. You edit it by entering text in the "Biographical Info" field in the user admin panel.
    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum:

Yorum Gönder