Gitmediğim deplasmanın anısı

Heryerdeyiz,Peşindeyiz vs.vs.

Keçiören deplasmanının Perşembe olduğu sezon öncesi program da belliydi. Evet biliyordum ama hiç mevzusunu döndürmedim. Haftalar öncesinde bu maçın "ligin kırılma haftası", "yenilen düşer" muhabbetlerini yapmıştık. O yüzden otobüs mü? Tren mi? Otobüs tutmayalım şehirler arası otobüsle gidelim. Arabayla gidelim... Alternatifleri ortaya koyduk. Tren ağır basıyordu. Ne olduysa maçın Perşembe olduğu duyulmasıyla başladı. Şimdi herkes bizi Ankara da az gördü düşünüyorlar ki; "Isparta 'ya yenildiler,küme düştüler kimse kalmamış peşinde" diye ama yanılıyorlar. Biz Batman'a da o kadar kişi gittik. Bizim sayımız çok azaldı, Türk tribünlerinde sayı çok azaldı, hatta Türkiye de insanların ilgilendikleri şeylerin peşinden kovalamaları devri kapandı. Bizim artık koşa koşa gittiğimiz oturma odasında bi koltuğa tüneyip bacaklarımızın arasına aldığımız laptopumuz var. Bu Beykoz Taraftarına özgü birşey değil. Türk Sosyolojisi ile alakalı.
...Neyse çok ukalalık yaptım.Sonuç olarak sayımız azaldı ama 4 kişi Ankara 'ya gidecek kadar azalmadı. Bizim sayımız 50 dir. En basit deplasmanımız 50' dir. Bizim daha az olduğumuz sayıların sorumlusu biz değiliz. Ligin 2 final maçını aynı hafta oynatan federasyondur. Türk insanını soyma potansiyelini arttırmaya yönelik bu maçı Perşembeye alanlardır. Bu satranç tahtasında piyonduk. Artık bu santranç tahtasına kimse bizi süremeyecek. Çünkü biz artık Kara ellerin beyaz karelerin üstünde yaptığı hamlelerde yokuz. Bunun adı "Amatör" olmakmış. Çok üzülüyoruz,tarihi boyunca Amatör mücadele etmemiş bir takım." Eeee... Profesyonel lig yok iken 1959 dean önce" diyenler varsa İstanbul Mahali Ligi ülkenin o döneminde en üst ligiydi. Profesyonel ligin ilk maçıda bizimdir ama artık biz profesyonel değiliz. Ya zaten oturup bu 3.Ligin neresi Profesyonel onu oturup konuşalım. Bi'şeyler artık kökden değişmeli. Bu bizim,Adana Demir'in, Göztepe'nin, Dersim Sporun, Trabzon İdman Ocağı'nın ve ya eski Hacettepe'nin sorunu olmaktan çıkmış, tüm ülkenin kanayan yanası olmuştur.
...Yine konudan saptık.4 kişi olsakta düşmüştük yola, çünkü biz gönül vermişiz Büyük Beykoz'a. Perşembe sabahı arabayla gidilmesi kararlaştırıldı. En başından beri ben gidecektim, planlarımı yapmıştım. Param hazırdı, işlerimi toparlamıştım ama bu fani kapitalistler ile uhrevi komünistlerin çatışmalarında liberal olan ben yine sevdamı yalnız bırakmanın vicdan azabıyla çalışmak durumunda bırakıldım. "Çok sevseydin istifa eder giderdin." derse biri, seneye yapılacak deplasmanlara gidemezken, iç saha maçlarına bilet alamazken o istifa anım aklıma gelirdi. O yüzden yapamadım. Yoksa tercih sıralamasında Armanın üstüne şirketimin logosunu koymadım. Ben kulüp başkanı değilim Beykoz adının önüne TTnet koydurtayım yada arkasına Ülker ortasına Medikal Park. Bak yine sağa sola daldım.
Beykoz meydandan 3 Adamın hası belki binlerce utanmazın arasından, semtin tam ortasından geçerek Paşabahçe den son Beykozluyu alıp yola koyuldular. Klasik deplasman yolduluğu başlangıcıydı belki hep aynı klişe Kavacık yakıt alındı. Yola çıkmış, yolda klasik maç ne olur diye konuşuyorlardı. Tabii ki Isparta yenilgisinden sonra umutlar sönmüş, beklenti az farkla geri dönmekti. Dilden bunlar geçiyor ama içten içe "Lan bu sefer be belki..." diyordu herkes.

Yol bestelerle öyle aktı ki bir gece önce nedeni bilinmeye Berceste yolculuğu neden yarım bırakıldığına anlam veremediler. Ancak tabii ki bu sefer orada durulup mola verildi.
Yola devam ederken besteler belliydi hep "Küme de tut bizi.Cehennemde yak bizi" tadındaydı. Ankara' ya girmek üzereyken bir şey fark edildi, kimse stadın yolunu bilmiyordu. İstanbul dan ben rehberlik yaptım bu 4 tane ADAM'a koca semtten çıkan sadece 4 adama. Bu arada yolda görünen bir avuç karla fotoğraf çektirmek istediler. Ama iş biraz abartıldı. İstanbul Ankara paralı yolu trafiğe kapatılmıştı.
Sora Sora Yenimahalle Hasan Doğan Stadı bulunmuş,deplasman tribünü açılmış, Pankart oraya asılmıştı. Takım ısınmaya çıktığında kafayı kaldıran topçu yine gelmişler dedi ve birden sesizliği yırtarcasına "Ben aşk sarhoşuyum,seninle Beykoz hep seninleyim"... Sahada Isparta maçında Kırmızı kart görenlerin ve sakatların sayesinde değişik bir 11 vardı. Keçiören hedef maçtı final maçıydı ama kadroda oynama yapmanın zamanı değildi. Bazı topçular yerini yadırgıyor bazıları sabote edercesine isteksiz oynuyordu. Fark açıldıkça rakibe biat etmeyen oyuncular göğsümüzü kabartsa da 3 puanı alamadan İstanbul'a dönüyoruz.
Bir laf var ya "Ankara'nın en güzel yanı İstanbul'a dönüşü" diye deplasman dönüşleri helede yenilmişse takım o yol bitmek bilmez.
Share on Google Plus

About Semt Aşığı

This is a short description in the author block about the author. You edit it by entering text in the "Biographical Info" field in the user admin panel.
    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum:

Yorum Gönder