Uzak Yargıç: Orhangazi - BEYKOZUMUZ


(Not: Bu bir maç yazısıdır. Fakat övünç değil sitem doludur.)
Orhangazi’nin yakınlığından sebep sabah yola çıkılacak-ki bence en iyisi sabah yola çıkmaktır- bir deplasman olduğu için gecesinde evdeydik. Sabah kendimize en uygun saatlerde uyanıp hazırlığımızı yapıp evden yola çıktık. Beykoz meydana yaklaştığımızda 2 otobüsle-eski kulüp binasını önünde- birlikte birkaç abimizde gözümüze çarptı. Cumartesi gecesi klasik deplasman otobüsü sıkıntıları yaşanmış ama görüldüğü üzere sabahına çözülmüştü.Gece bu sıkıntılar yüzünden maça gelmeyen 10-15 Beykozlu abim varmış –sanki biz gitmek istediğimiz heryere gidememişiz gibi- bunu duyunca hem üzüldüm hem şaşırdım. Meydana tam geldiğimizde saat ve meydanda ki tayfa oranının beklediğimizden az olduğunu görmekle başladı ilk hayal kırıklığımız.
3-5 kişi daha artıp meydanda 20 kişi civarına geldiğimizde içerisin de ki sevda ile meydanda olanlar kendilerince besteler söylemeye başlamışlardı. Belki yapılmayacak bir şey yapıp küfürlü ilk bestelerini söyledikten sonra abileri tarafından gerekli uyarı alıp tam sustukları anda kendini nasıl bi psikolojide hissetiğini bilmediğimiz biri çıkıp da kendince uyarıda bulunmaya kalkıştı ki bence bu sonuna kadar yanlış bir davranış. İçinde “Beykoz” olan her konuda faşizan davranabilirim bu durumda da böyleyim. Beykozspor bu semtin en kutsal varlığı ve taraftarı maça gelmeyen herkesin saygı duyması gereken kesimi. Eğer sen maça gelmiyorsan gidene yardımcı olacaksın yolun açık olsun diyeceksin, gerekirse zekatını verip yolcu edeceksin gideni. Sen hem bunları yapma hemde “susun lan” diye bağırarak kendince erkeklik yap. Biz öyle erkeğe semt meydanında etek giydiririz!
Aslında bu yapılan bir semtin ne kadar da takımından uzaklaştığının göstergesidir. Bu olayında vermiş olduğu kırgınlık kızgınlıkla otobüsde ki yerimizi aldığımızda takriben 50 kişi civarındaydık-ki bu 50 kişi herzaman ki 50 kişiydi-. Bazı şeylerin bilincin de olayanların söylediği bestelerle, kendini sorumlu hisseden kişilerin “acaba ne yapabilirim” sorusune sessizce yanıt arayarak kısa ama aşka giden yolculuk sona ermiş stada gelmiştik. Bu sezon ilk defa bu kadar çabuk içeri girdiğimiz bir deplasmandı.Kapıdan nasıl olduğunu hala çözemediğim bir şekilde içerdeydik.
Maç başlamıştı, dilimizde tek beste “Bizim için saldır Beykozum”. Belki bizim için saldıramadı ama bizim için savunarak kalesini, geriye yaslanarak, Tarık’ı ilerde tek başına yalnız bırakarak devreyi 0-0 kapatmasını başaradık. Bize buradan alınacak 1 puan bile yeterdi devre arası konuşmalarımızda hep bundan bahsediyorduk kendi aramızda. 2. Yarı 15 dakika daha iyi savunma ile rakibin direncini kırmamız gerekiyordu ama böyle olmadı 2. Yarının başlarında yediğimiz golle 1-0 geriye düştük, arkasından hala nasıl olduğunu anlamadığım bir kırmızı kartla Ogün atılınca gerisinin çorap söküğü gibi gelmesi zor olmadı.
Dönüş yolu hüzün dolu. Kendini sorumlu hisseden de sitem vardı. Böyle olmamalıydı, maç gidebilirdi puanlar kaybedilip küme bile düşebilirdik. “Bu dünyayı yakardık onun için, kümede kalmasa bile” ama bir semt bu kadar sorumsuz olamazdı hele de ben seviyorum diyip o otobüsde yerini alan hiç vurdum duymaz olamazdı. Kimseye, armaya bile sevgin yoksa bu işler için uğraşan adama saygın olmalı onun izinden yürümelisi, onun kadar sevmesende birileri kadar sevmelisin ama sevmelisin! Kim ne kadar seviyor? İşte artık bunu düşünüyor ve bunu ölçmenin yollarını arıyoruz. Keçiören maçında belki de kimin ne kadar sevgisi var belli olur bizde tekrardan yazarız kendimizce bişeyler.
Deplasmanın şarkısı Nilüfer’den Aşk Kitabı ;

-Sevdim sevdim bak ne hale geldim!
-Uzak Yargıç- Yakında Çok Yakında
Share on Google Plus

About Semt Aşığı

This is a short description in the author block about the author. You edit it by entering text in the "Biographical Info" field in the user admin panel.
    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum:

Yorum Gönder