Uzak Yargıç: " #benkucukken "

Küçüktük o zamanlar, yıl yanlış hatırlamıyorsam 2002 yani –o zamanlar hayranlıkla baktığımız- Boğazın Yargıçları’nın ilk yılları. Mahallenin temiz yüzlü çocuğuyuz hani böyle akşam namazıyla eve giren tiplerinden çok duyarız Beykoz spor falan ama maça gitmek hak getire, anne kızar baba döver kötü yerler işin yok orda senin.

Velhasılıkelam bir Pazar sabahı evde kahvaltımızı yaptıktan hemen sonra arkadaşlarla top oynamak için sokağa çıktığımız vakit yaşları genelde benden bir-iki yaş büyük olan arkadaşlarımın yanına gittiğimde niyetlerinin mahallede oynamak olmadığını anladım. Çeşitli planları vardı ama ben mahalleden uzaklaşamazdım ta ki birinin “Beykoz’un maçı var ben maça gideceğim” cümlesini duyana kadar. Cazip gelmişti teklif anne-baba görmedi gözüm “ayağımda terlik” vurdum kendimi yola. Bilenler bilir ilk baharda koru hafif hafif eser o rüzgarı da aldık arkamıza hızlanmamız gerekti çünkü maça geç kalmak üzereydik. Önce Beykoz meydan sonra Yalıköy derken kendimizi küçük tribünün önünde bulduk. Birkaç büyük abi dışında kimseyi tanımayız kimsede bizi haliyle. Yaşlı bir amcaya “beni de içeri soksana amca “ demem gerekiyormuş racon buymuş neyse ki bir anda kendimi içerde buldum. Yaş küçük hiç kalabalığa karışmamışız tek bildiğimiz televizyonlardan izlediğimiz maçlardı hatta o kadar ki maç başladığında aynı televizyonda ki gibi biri maçı anlatacak sanıyordum.

Bölüm bölümdü tribün en ortada davullara yakın yerde yaşı hep bizden büyük zıplamaya hazır tipler vardı onlara yakın yerlerde benim yaşıtlarım az uzakta bıyıklı amcalar. Karşı tribünü uzaktan kestiremiyordum ama kalabalıktı. Hea birde demirin üstünde yüzü tanıdık gelen bir abi vardı şef gibi duruyordu orda.

Maçın başlamasıyla anladık ki televizyondan farkı varmış maçı kimse anlatmıyor senin takip etmen gerekiyormuş bir de marşlara eşlik etmen gerekiyormuş ama bizim marş geçmişimiz az olduğu için şimdinin tabiriyle “playback” yapıyorduk sadece.

Hafızam pekiyi olmadığı için kiminle rakip olduğumuzu hatırlamıyorum ama forması yeşil renk ağırlıklı bir takımdı ilk yarı 1-0 önde kapattığımız golü attığımızda her şey normalmiş gibi gole seviniyordu herkes ama ikinci yarının başında 1-1 olmuştu maç bağıranlar daha yüksek sesle bağırmaya başlamış oturan bıyıklı amcalar ayaklanmış birer teknik direktör edasıyla maça müdahale etmeye başlamışlardı sesin yükselmesi amcaların talimatları işe yaramış olacak ki maçın sonlarına doğru 2-1 öne geçmiştik bu golle beraber ortada duran bağıran gruptan bir çoğu tellere çıkmıştı – sonra ki yıllarda golden sonra tele çıkma isteğimde o günden kalma olabilir-.

Maç bitmiş takımın bütün tribünleri sevinçle dolaşmış galibiyetini kutlamıştı. Önce bıyıklı amcalar sonra davullarını söken grup stattan sonlara doğruda ben ama aklım kalmıştı bir kere o stadın içinde.

Share on Google Plus

About Semt Aşığı

This is a short description in the author block about the author. You edit it by entering text in the "Biographical Info" field in the user admin panel.
    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum:

Yorum Gönder